Yutubır Disiplini, “Nataşa” ve Politikli Korektizmin Sınırı

Sevgili blog. Bir zamandır kafayı Youtuber’larla bozdum. En yerden yere vurulanının dahi düzenli, istikrarlı çalışabilmesine saygı duyuyorum, yaptıkları kolay bir şey değil. Ama beni özellikle şaşırtanlar, tek başına ve çok sınırlı imkanlarla komikli video çekebilenler. Bu insanlar muhtemelen metnin yazılması+çekim+kurgu işini tek başına hallediyor. Bu da 5 dakikalık bir video için nereden baksan en az 2 saat uğraşmak demek. (Çok baştan savma bir iş değilse) Peki bu insanlar nasıl oluyor da yazdıkları metinleri okurken, kurguda defalarca aynı kısımları kesip biçerken hala daha yaptıklarının komik olduğuna dair inancı muhafaza edebiliyor? (Gerçekten komik olanlar için soruyorum bunu) Buna çok takılıyorum. Çünkü espri kırılgandır, zorlamaya/abartmaya/tekrar etmeye gelmez. Şu halde eşe dosta gösteriyor olmalılar, düşüncem bu yönde. Yine de ilginç, ne bileyim. Ve büyük cesaret.

Başlıkta geçen şey…

eaea22 Şubat 2001 tarihli Milliyet’ten. Görüyorsunuz, başlık ve spot kendiyle çelişiyor. Saçma yani.

Nataşa’lara niye ‘Nataşa denmemeli’yi küçükken kafama takmıştım. Anneme sebebini sorduğumda şuna benzer bir şeyler demişti:

“Yani düşün ki Türkiye’den kadınlar Rusya’ya gidip hayat kadınlığı (annem seks işçisi demezdi, sanırım hala da demiyordur) yapıyor onlara Sinem diyorlar. Düşün Türkiye’deki Sinem’ler ne kadar üzülür.”

Şimdi çocukluğumdan beri kafama kazınmış seks işçisi eşittir kötü algısını bir şekilde aştıktan sonra (en azından aşılmış olması gerektiğini biliyorum) sorguladığım, Rusya kökenli seks işçilerine Nataşa denmesinin p.c. olup olmadığı. Çünkü söylemi değiştirip kelimeleri atandıkları yüklerden kurtaramadığımızda boka batıyoruz ve her şey bir bağlam sorunu olup çıkıyor. Bu durum tanımadığımız kişiler işin içine girdiğinde (Mesela X kişisi seks işçiliğini acınası/zavallı/berbat bulmaktadır ve onlara şakayla karışık “Nataşa” der ama mesela Y seks işçisidir ve insan hakları alanında çalışır bu yüzden Nataşa demesi inside-joke gibi okunabilir) daha içinden çıkılmaz bir hal alıyor ve ben tavrımın ne olması gerektiğini kestiremiyorum. İbne, cüce, zenci gibi bir alay pejuratif sözcük için de bu kestiremezliğim geçerli.

Böyle durumlarda bir şeyleri yeterince sindiremediğim, kültürlendiğim ama bakış açımın aynı darlıkta kaldığını düşünürüm. Fakat bu olayda kendime bok atamayacağım, bazı konularda insan hakları savunucularının, akademsiyenlerin ve dahi dil polislerinin el ele verip çözmesi gereken bir şeyler var, onlara sahip sesleniyorum:

X ve Y’ye karşı tavrımın aynı olabilmesi için bu duruma bir el atın, çözüm getirin.

Tek başıma yapamıyorum.

Arz ederim.