Hastane, Maskeler, Direnişçiler ve Yabancı Diller…

Sevgili blog, bugün nihayet Süreyyapaşa Göğüs Hastalıkları Eğitim ve Arş Hastanesi’ne gittim. Orası çok güzel, yeşilliğin içinde bir yer, Bakırköy’deki tımarhane gibi.

eae

Bana inişli çıkışlı duygular yaşattı.

Allam Bakırköy’deki tımarhane gibi ne güzel :)) Bu ne be herkes öksürüyor :(( (Danışmada maske veriyorlarmış aslında ama halkımız bedava bulunca üçer beşer alıp hepsini bitirmiş) Aa kahve makinasında çok değişik bisküviler var :)) Bildiğimiz Biskrem :(( Auu devlet hastanelerinde sıra bekleme dönemi hakketten bitmiş :)) Dr röntgen istedi :(( (niye istedi. ne görecek ki röntgende. niye röntgen istedi ki şimdi) Maskeler gelmiş :)) Sonuçlar çıkmamış :(( KALT podcast yüklemiş :)) Devlet hastanelerinde internet hala b.k gibi :(( Sonuçlar çıkmış :)) Kanser değilmişim :)))

Holley.

Maskeleri üçer beşer alasım geldi elbette ama halkımı yeni yargılamıştım o yüzden tuttum kendimi. Aliki’lere birkaç fotoğraf gönderdim, Instagram’dan story atıp Wuhan şakaları yapmayı düşündüm ama çiğ buldum, vazgeçtim. Hastaneden çıkınca maskemi çıkarmadım, soğuğu kesiyordu çünkü. Otobüse binince de çıkarmadım, çünkü bir sürü hasta da binmişti. İndiğimde hala soğuktu. Ama hastaneden çıktıktan 1 saat sonra bindiğim 16D otobüsünün artık hastaneyle ilgisi yoktu. Yine de maskeyi çıkaramadım ve “İnsanlarla dolu bir ortamdayım sonuçta” diye düşünürken yakaladım kendimi. Bu bana düşündürdü: Acaba karantina boyunca maskeyle gezen insanlar, sonra nasıl çıkaracak onları. Kesin en az ellisinden biri OKB’ye bağlar ve ömrü billah maskeyle gezer. Evet kesin her karantina/salgın döneminde artıyordur böyle tiplerin sayısı.

Maskeyi eve geldikten sonra da bir süre çıkaramadım çünkü kapının girişindeki aynada aksimi görünce kendimi Iraklı direnişçilere benzettim. Bu his, muhafaza edilesiydi.

gettyimages-50791123-1024x1024 (2)

Kim ne derse desin bu adamlar 2004’te çok haklı ve seksiydiler.

YABANCI DİLLİ İNSANLAR

Yabancı dil çok ilginç bir şey. Hele Çince gibi çok yabancısı olduğunuz bir dilse. -Duyunca tanımak anlamında değil de, yani, ruhuna yabancıyız- Bu hafta malum meseleyle ilgili yüzlerce video izledim, bazılarında Çinlilerin konuşmalarına altyazı döşenmişti: “Here is a dead body outside the ICU room. I don’t know how long it has been placed here. Just now, I thought it’s somebody lying here. But turns out it wasn’t.”

Düşününce baya baya mantıklı laflar söylüyorlar aslında. İlginç ne bileyim. Ben içeriğin de kulağıma geldiği gibi kesik kesik/agresif ve tutarsız olduğunu sanırdım. Derken şey dedim kendime, aslında öyledir, ama Türkiye’de Çin yemeklerinin Türk damak tadına uygun hale getirilmesi gibi bir şey yapılmış, yani adamlar yine saçmalıyor ama altyazı rasyonel akla en yakın şekilde İngilizce’ye çevrilmiş. -Böyle değildir tabii. Yine ırkçılaştım.

GÜNÜN TAVSİYESİ

Sosyal fobiniz varsa ya da halk düşmanıysanız, devlet hastanesi tercihinizi Şişli Etfal gibi düz ayak yerlerden yapmayın, mümkünse SP gibi çift hatta 3 vesait dağ bayır bir yere gidin.

DÜNÜN TESPİTİ

Google’a aldanmayın, Rusların erkekleri de kadınları kadar güzel.

Google’a göre Russian man:

goog

Yandex’e göre Russian Man:

11

GÜNÜN DEHŞETLİ DÜŞÜNCESİ

Hep düşündüğüm ve kendime eziyet çektirdiğim bir “ikisinden birini seç, ikisi de bok gibi ihtimaller olsun” testi var. Sonuçları asla yaşanmayacak olsa da hep kesin bir cevabı var -Şrödinger’in pisisi gibi bir şey.- Mesela:

Anneyi/evladı ateşler içinde yanarak ölürken izlemek ya da sandalyeye bağlı haldeki en yakın arkadaşı/sevgiliyi boğarak öldürmekten birini seçecek olan kişi en yakın arkadaşınız ya da sevgilinizse kahrolun: Sevdiğinizin, canınızın ciğerinizin, sizi boğmak üzere yaklaştığını görürsünüz. Canı sıkılmıştır, nefes alışı düzensizdir, yüzünüze bakamaz, göz göze gelmemeye çalışır… Sonra avucunu ağzınızın üzerine kapatır ve tüm gücüyle abanır.