İlacın Acısı Zaman ve Terapinin Hikmeti

Çok kaltak bir kavram. (Başlığımızda meşhur deyimi eleştirmeğe çalıştık)

Zaman üzerine epey bir düşündüm. Yalancı bir kere. Sanırım söyleyebileceğim en temel şey bu onunla ilgili. Hayatta bu kadar, hem kendisi olan hem olmayan başka bir şey var mı bilmiyorum. Ama şey de var… Zaman aslında yok, o bizim bu dünyayı algılayamayışımızın adı filan. Tamam neyse yani. Yine de kötü. Yanlış anladığımız bir sürü şey olmalı, iyi kötü kendiyle çelişmeyen, tutarlı şeylere benziyorlar. Bu ama bir s.ke benzemiyor.

10 yıl önce ölmüş birinin bugün ölmemiş olması, 10 yıl önce bu ölüme delirenlerin bugün delirmiyor olmasına sebep olabiliyor ya mesela, ben bu illiyet bağının yokluğuna çok kızıyorum. Böyle saçma sapan, akıl almaz bir durum var, kimse de yadırgamıyor.

TERAPİ NEDEN-

Terapinin faydalarının neden zamanla görüldüğü ya da ilerlemenin neden zamanla mümkün olabildiği üzerine düşündüm -işin uzmanları da, gidenler de böyle söylüyor çünkü. Mesela şunu anlamazdım, madem çözülme ortalama 1 yıl sonra yavaş yavaş başlıyor, terapist neden seansları 1 yıl sonra gelinecek noktayı hesap ederek o doğrultuda yönlendirmiyor. (Gerçi şimdi düşününce, belki de tam olarak böyle yapıyordur. Evet işte bu, zaman uyuz bi kavram olduğundan dolayı böyle! Önüm arkam sağım solum, totoloji!)

Tamam, peki, mesela belki de aktarımın olgunlaşması, kadının/adamın (terapistin) seni bilmesi gerek. Ne bileyim büstün oturduğu temeli tanıdığı kadar olsun tanımalı. (Le Manyak Şehitlerinden B. Üstün vardı ne güzeldi, tipi de meğersem düzgündü, televizyonda görüp şaşırmıştık, halbuse zaten demişti bir sayıda, “Biz aslında zaten çok güzeliz, filinta gibi çocuklarız” Hey!)

Terapinin neden zamanla iyi geldiği mevzuuna gelecek olursak naçizane… İlk altı yedi ay kişilikteki en değiştirmek istenen, en boktan şeylerle, muhtemel çocukluk travmalarının aktarımıyla, tekrarlayan rüyalarla geçiyor, ikinci altı ayda eh işte şeyler ve güncel krizlerle gözün saatte seans dolduruyorsun, hiçbir şey yoksa görülen efti püften rüyalar bir bir dökülüyor. 1 yılın sonunda artık bundan da bir şey çıkmaz ama anlatayım vakit geçsin dediğin şeylere sıra geliyor ve bütün maraz oradan çıkıyor.

111

GÜNÜN ESPRİSİ

“İrrasyonel ayılar”. Sayılar gibi, ama ayılar. (kelime oyunlu yani) Aliki’ye de söyledim baya bi güldük.

Şimdi ben bu espriyle ne yapayım.