Ölen insanların fotoğrafları

Beni hüzünlendirdiği kadar korkutuyor da. Sanki öldüğüm an bütün fotoğraflarımın üzerine acıklı bir anlam düşüverecek. Çekilerken, hiç de cenazemde ya da ölüm haberimde kullanılsın niyetiyle çekilmemişim halbuki. Kim bilir ne düşünmüşüm ama tutup tabutun üzerine koymuşlar.

Koronadan gidiversem mesela blog’um gastelere düşebilir: “Bakın bakın 3 aydır öksürükten yakınıyordu kız, hastane hastane gezdi çare bulamadı kimse.”

Ve goy goy olsun diye anlattığım hastane ve öksürük muhabbetleri göz göre göre gelen trajediye dönüşür. Bir arkadaşım mesela güle oynaya gittiği gölde boğulmuştu. Böyle şeyler fena. İnsan hiç bilmiyor. Aslında bilmemesi daha iyi.

Çaresizlik

Dilek Tahtalı Dilek Tahtalı’nın twitter adresi, ülkenin son birkaç ayının özeti gibi. Deprem, sınır ötesi operasyon, Korona… Bir de hayvanları seviyormuş. Benden 1 yaş büyükmüş. Kronik hasta diyorlar ama bahsettiği hastalıklar sokağa çıkma yasağı getirilen kronik hastalıklar listesinde yok.

Hastaneye gittiğinde yoğun bakıma alınmak istemiş, ama yer yokmuş. Hastane hastane gezmiş. Bu insan üstelik milletvekili yeğeniymiş. Meclis de yetmemiş yani. O da kapı açmamış. Veririm parasını gerekirse filan da diyemiyorsun. Devleti de özeli de dolup taşıyor çünkü.

Bunu söylediler. Yavaş yaşvaş hasta olun dediler. Sağlık çalışanları da enfekte olursa bizi kimse kurtaramaz dediler. Ama cümbür cemaat batıyoruz. İnsanlar geziyor çünkü. Bu ortamda istifa eden sağlık çalışanlarına da sövüyorlar. Bugünler için değilse ne içinmiş. Mal. Sevdiği bir yakınını kaybetmiştir belki onun acısını ikame etmek istemiştir veya iyi maaş demiştir, kariyer demiştir ya da beyaz önlük giymek istemiştir. Kim bütün dünyayı saracak bir virüs gelirse memleketi kurtarırım diyerek tıp fakültesine girer ki?

Çernobil dizisindeki köprüye çıkan insanlar geliyor aklıma. Yani aslı da öyledir de diziyi izlediğim için o sahne geliyor. Umursamazlık bulaşıcı. Bunun önünü ancak yasak kesebilir ama getirmiyorlar. Filistin’e bile geldi ama bizim ekonomimiz niceymiş ki gelmedi.

Ambulans sesleri

Aliki sokağında ilk kez ambulans sesi duyduğunu söyledi. Ben de her duyduğumda aklıma aynı şey geliyor. Algıda seçicilik midir? Aliki karısı dikkatlidir, algıda seçicilik oyunlarına düşmez. Duymadım diyorsa duymamıştır. Keşke daha dikkatli olsaydım. Bunu söyleyip duruyorum. Kronik hastalıklar listesi büyüyor. Keşke çok daha dikkatli olsaydım, bilgisayarımı tamire filan götürmeseydim, dükkana girmeseydim, dün Aliki’ye gitmeseydim, o trafik düğmesini ellemeseydim…