Bihter ve Behlül taş evde
Yine kavga ediyorlar.
Mal mısınız lan, diyorum. Bunlar en iyi günleriniz ve kavga ediyorsunuz. Oturun puding yeyin, sevişin. Her şeyin trajediye dönüşeceğini bilmek inanılmaz, bu ikinci izleyişim mi emin değilim, ama ilk izlediğimde kitaptakinden farklı bir son olabileceğini ummuştum, çünkü Yaprak Dökümü hayli ince bir kitaptı ve dizisi yıllarca sürmüştü. Şimdi Behlül ve Nihal uyuzunun sevgili olacağını, Beşir sıkıcısının ince hastalıktan mı ne öleceğini bilmek garip geliyor. Gerçi Beşir Bihter gelmese de ölürdü. Hiç de öyle Behlül gelmeden önce şen bir ev filan değildi Ziyagil yalısı, bir sürü sınıfsal çelişki ve salak aşık vardı içinde. Ama münasebetsizin biri yorumlara “bu dizinin adı eve düşen yıldırım olmalıydı” gibi bir şey yazmış.
Böyle durumlarda hep gelen suçlanır ama aslında hiç de öyle değil. Dogville’i düşün mesela. Orada N. K’yi suçlar mısın? Bihter Ziyagil’ciğim herkesin pisliğini, yarasını, marazını açığa çıkardı. Bazı insanlar böyle, herkesin bok tarafını meydana çıkarır, sonra da ortalığı batırıp gider. Bihter Ziyagil’ciğim bu pisliğin içinde kendi canına kıydı.
Öfkeli kadınlar/öfkeli adamlar
Sanırım en çok Aşk-ı Memnu’dan beslendiğim için gayrı bir şey yazmıyorum üç gündür. İnsanın vasat şeylerle uğraşması fena şey. Leyla Erbil’i bıraktım, yok, kadın çok sinirli yahu. Kitabı elime aldığımda geriliyorum. Sanki dünyada bir kızı Bilge var. Başka herkes leş.
Öfkeli yazarlar.
Öfkeli kadın yazarlar.
Öfkeli erkek yazar deyince aklıma gelen birkaç isim var (genelde köşe yazıyorlar) öfkeli kadın yazar deyince belli bir isim değil de kanlı espriler geliyor. Adet günlü yazarlar filan. Bazı kadınlar buna kızar. Erkeklerin böyle bir meselesi olsaydı bunu hem silah olarak kullanır hem de gurur verici dehşetli filan bir şey gibi görürlerdi kesin. Böyle esprilere de pabuç bırakmazlardı. Ola ki bir kadın kendilerine “Adet gününde misin koçum?” diye takılacak olsa öyle cevaplar verirlerdi ki utanan yine kadınlar olurdu. Olmazdı. Çünkü kadınlar bunun alay konusu olabileceğini akıllarına getirmeden erkekler bundan politikli inkorekt ve ofansif bir mizah üretiverirdi. -Bunun için geç değil sevgili hemcinslerim.
Az ünlü bölünmesi
Az ünlüler bölündü yarabbi uykularım kaçıyor. Tanıdığım, bildiğim dünyanın birden böyle form değiştirmesi nedense huzursuz ediyor. Güç dengelerinde bir bozulma gibi bu. Çünkü kafamda ünsüzden ünlüye giden yol hep şu şekilde olageldi:
1…Tanımadığı kimse tarafından tanınmayanlar
2…Tanımadığı çok az kişi tarafından tanınanlar
3…Kendi piyasalarında bilinenler (Az ünlüler)
4…Kendi ülkelerinde, piyasa dışında da bilinenler (Ünlüler)
5… Tüm dünyada bilinenler (Madonna, Bill Clinton, Picasso vs.)
Kendi piyasalarında kalanların alanı genelde internet idi. Bunlar alternatif medyada yıldızı parlamış, ana akımla işi olmamış haberciler, Youtube’a bol içerik üretmiş, çok çok takipçisi olmuş kişiler ya da alterantif müzik yapan, şirin bir kitlesi olan kimselerdi. Bunlar Cihangir’de görülür, kendilerine uzaktan kikirdenirdi.
Ünlüler televizyona gazetelere düşenlerdi, bunlar Nişantaşı dışında yaya olarak görüldüğünde kendilerinden imza istenebilirdi.
Şimdi oradan buradan ayvalıtaşlar, altuntaşlar çıktı piyasaya ve ben bunları yukarıdaki matrise oturtamıyorum. Onlar aslında üç gibiler ama dörde de benziyorlar. Yanlarında ünlüler var çünkü. Gaye Su Akyol gibi kişiler var mesela. Aslında G. S. A. da tam dörde giriyor mu bundan da emin olamıyorum. -Eski laik Türkiye’de kesin girerdi, Kalender Meşrebim Ben’i söyleyen kız gibi bir şey olurdu. Ama işte televizyon çok değişti.
Bazı gazetecilerin, akademisyenlerin mevzi kaybetmesi, sahalardan dışlanması gibi bir durum oldu ünlülere de. Bu bir yanıyla iyi belki, ortalıkta olmanın yozlaştırıcı etkisinden korunuyorlar. Ama burada da sanki başka yozlaştırıcı unsurlar devreye girebilir hatta giriyor belki. Neyse derdim bu değil. Derdim şu ki, bu insanları artık kategorize edemiyorum. Nereden çıktılar birden ve bunları yerleştirmemiz için üçü ikiye mi bölmemiz gerekiyor. Eğer böleceksek Altuntaşlar 3.5’in altında mı üstünde mi olacaklar. Bilmiyorum tatsız bir durum bu. Kararsız, dengesiz bir şey.
Yorum yazabilmek için oturum açmalısınız.