Aliki’nin övüp durması neticesinde abone olduğum Mubi’de ben bu şaheseri izledim.

Aslında sırf tek plan diye merak edip açmıştım filmi, beş dakika izleyip çıkacaktım. Ama kızın shot isteyip barmene “Sen de ister misin?” diye sorması üzerine -auuw sempatik-ezik!!- izlemeye karar verdim. Yalnızlık üzerine bir film olduğunu düşünmüştüm -ki bitirdikten sonra düşününce, biraz öyle de aslında- ama sonra ezik kız dört erkekle tanıştı ve ben ilk andan itibaren medeniyet görmüş Türkiyeli kararsızlığı yaşadım.

Şimdi bol bol spoylır

-Uyy niye cevap verdin kızım tanımadığın adama.

(Avrupa lan orası, kadınlara soru sormak değil erkeklere cevap vermemek ayıp)

-Uyy İngilizcesi de bok gibi, abaza işte niye konuşuyon hala.

(“Konuştu verecek” demez Avrupalılar)

-Uyy niyeti belli.

(Kadın da ilgilendi, orada kadınların da libidosu var)

-Abovv kaç kişiler, kaç kızım kaç.

(Ne alaka lan, dağ başı mı orası)

-Aha adam g.tünü elledi.

(Hayır ayıca flörtleşti)

-Eyvah alt geçit.

(Saçmalama öyle bi’ alt geçit değil orası)

-Ay girme o binaya.

(İnsanlar 4 erkekle binaya girdi diye tecavüze uğramıyor orada, başlatma paranoyana)

-Aha işte adam 1’e bastı. Hani çatıya çıkacaklardı? Zorla eve sokacaklar.

(Manyak mısın cıngar çıkarır, komşular duyar)

-Eyvah, çatıda ırzına geçip aşağı atacaklar.

-Al işte, kıza bağırma dedi, görgü şahidi olmasın istiyorlar.

-Eyvah, “kız bağırıyor” dedi, şimdi hepsi birden kızı bağlayıp…

Derken beş kişi oturdular, içmeye başladılar, itiraflarda bulundular, sanki arkadaştı bunlar, sanki cinsel organları yoktu, sanki kadın ve erkek eşitti, değilse de biri diğerine üstün değildi, üstünse de üstün olmayanın korkmasına gerek yoktu, korkacak bir şey yoktu -Korkunun olmaması ne kadar inanılmaz, acaba nasıl bir duygu bu?- yani evet, birbirini yeni tanıyan dört erkek ve bir kadın böyle gece vakti çatıda oturup içebilirdi ve sonu tecavüz ve ölümle bitmeyebilirdi. -O zaman dedim ki, demek film bunu anlatmak istiyor, yani, bakın, kadın ve erkek eşit olsaydı böyle olurdu vs.

Sonra kız dedi ki “ben gideyim”, adam dedi ki “ben seni bırakim,” arkadaşları şakalaştı, adam “sabah görüşürüz ehehehe” dedi ve ben yine Avrupa’da cinselliğin karşılıklı yaşandığını unutup adamın hehehe’sini olası bir “kız da beni beğendi, sevişcez hehehe”si gibi değil de “tecavüz edip gelicem hehehe”si gibi algıladım. O. Ç. arkadaşları da bu düşüncedeydi ve onlar da it gibi gülüyordu. -Bu noktada filmin türüne bakmayı akıl ettim -acaba Avrupa’nın ne kadar süper ve medeni olduğunu anlatan, L’Auberge Espagnole tarzı bir filmle mi karşı karşıyayım yoksa ters köşe mi yapacaklar- Dram/romantik/suç kategorilerini bir arada görünce, kadının üç erkek tarafından tecavüze uğramak üzereyken esas erkek tarafından kurtarıldığı ve ikilinin aşık olduğu gibi rezil bir senaryo gözümde canlanıverdi. Coğrafyanın kader olması ne kadar boktan. Olması gerektiği gibi bir seyirci deneyimi bile yaşayamıyorum. Sonuç olarak filmin derdi hiç de bunlar değilmiş.

Adam kızı dükkana bıraktı, kadın adamı dükkana davet etti, adam kakao istedi, kız piyano çaldı, kakao yalan oldu ve olaylar gelişti.

Çok acayip gelişti.

Victoria sonraki iki saat boyunca benim -muhtemelen ortalama seyircinin de- yapacağım şeylerin hep tam tersini yaptı ve buna rağmen özdeşleşmişlik hissi bir türlü yakamı bırakmadı, bir türlü ne halin var ise gör Victoria, ben sadece izleyiciyim diyemedim, son ana kadar kalbim deli gibi attı. Büyüksün Sebastian Schipper.

(end of spoylır)

Tek plan olması inanılmaz bir şey. Aklım durdu. Gerçekten. Film iki buçuk saat. Totalde üç kere çekilmiş, sonunda en iyisi bu denileni salmışlar. Böyle bir filmin baştan sona üç kere çekilebilmiş olmasına mı şaşırayım, bu kadar muazzam oyunculuğa mı -kızın salya sümük ağlaması filan muhteşem ötesiydi- şaşırayım, kameranın Victoria’yı bu kadar iyi izleyebilmesine ve hiç hata yapmamasına mı (gerçi yapsa da çok sıçmadıkça anlaşılmaz, ama iki buçuk saatte insan nasıl çok sıçmaz, inanılmaz!) bilemedim, büyü gibi, sihir gibi, çok acayip bir şey. Çok acayip bir şey olmuş. İzlediğim en müthiş şey olabilir. Sahiden muhteşem.

ŞŞ

Başlangıçta tersini düşünmüştüm ama filmin ve klibin yapım yılına bakınca, Lady Gaga’nın dans ederken partnerinin üzerine çıkıp kafasını ısırdığı sahne sanki bu filmdeki bar sahnesinden esinlenmiş gibi geldi.