Algılar, Gerçekler, Yas, Mubi’deki Pis Adam’lı Film

Bok Gibi Kombinler

10’lu yaşlarımda Mavi Jeans kataloğu geçmişti elime. Modeller çok uyumsuz giyinmişti ve bunun için özel çaba harcandığı belliydi. O zaman bunu “bizim öyle süper ürünlerimiz var ki bok gibi bile kombinlesek gözünüze güzel görünür” tarzı bir meydan okuma gibi almıştım ki galiba öyleydi de. -Bugün bunu ZARA çok yapıyor ama ben mankenlerin alışılagelmiş “güzel” ölçüsüne uygun olmaları sayesinde bunun gözümüze hoş göründüğünü düşünüyorum. Algı operasyonu yapıyorlar yani. -Bu sözcüğü hala ciddiyetle kullanabilen, zekasından ve bilgi birikiminden şüphe etmediğim insanlar var, çok üzülüyorum.

Şıklık ve Rüküşlük arasındaki ince çizgi

Neyse bunun bir alıcısı var. Ortalama insan da bazen iddialı ve bok gibi kombinler yapabiliyor. Tuhaf bir şekilde kötü durmuyor. Bu beceriyi gerçekten açıklayamıyorum. Ya sahiden defilelerdeki ve kataloglardaki bok gibi kombinler algılarımızla ciddi ciddi oynadı ve vücutları alışılmış güzellik ölçülerinin dışında olanlara bile bir şekilde bu saçmalıkları yakıştırabiliyoruz ya da sahiden bir tasarım gözü var. Belki renk uyumu belki de fotoğrafın çekildiği ortam ve ışıkla ilgili bir şeydir bu. Yüz güzelliği de olabilir. Bilmiyorum düşünüyorum bunu. Bazı insanlarda ise hep bir olmamışlık var.

Kişisel ve Toplumsal Felaketlerde Zaman Aşımı

“Tam da öyle olmamıştır o” denilen an yasın bitmesi. Yani yas bittikten sonra böyle diyor insan, sanırım. Kaybın koşullarını yaratan her unsur anlamını ve önemi yitiriyor. Pisi pisine ölümlerde bile. Ve bu tepki kaybın ilk öğrenildiği anda verilen tepkiye o kadar benziyor ki, bana yasın beşinci evresiyle ilk evresinin aslında aynı olduğunu düşündürüyor. Bütün o evrelerden sonra perişan ve yorgun halde inkar’a dönüş: Eğer ölen sahiden o olsaydı/eğer sahiden böyle ölmüş olsaydı bu korkunç bir şey olurdu.

İki nokta arasında o korkunç şeyle baş etme çabası.

Bugün Irak’ta bir milyon insanın işgal ve buna bağlı nedenlerle ölmüş olması da yıllar önce aldığım iki genç insanın ölüm haberi de sanki gerçek değilmiş gibi geliyor. Biraz sorgulamadan et yemek gibi. Yani çok net bir gerçek ama, kafam basmıyor. O öyle olmamıştır.

Filth

Ben bu filmi meğer daha önce izlemişim. Ama filmden aklımda yalnızca pis adamın eşcinsellerle ilgili yapmış olduğu yorum kalmış. Ne tuhaf, güzel film halbuki. Bu da cinsiyetime kızdığım filmlerden biri oldu. Oradaki anti-PC şakaları yapamazsın mesela kadın olarak. Veya fotokopi makinasına oturup penis boylarımızı ölçelim tarzı bir şeyin kadınlar açısından karşılığı yok. -Gerçi başka bir filmde (The Bonfire of the Vanities) fotokopi makinasına oturup g.tünün fotokopisini çeken bir kadın vardı ama kadının bunu ne amaçla yaptığını hatırlamıyorum.- Düşününce memeler olabilir aslında. Ama meme dışardan da belli olduğu için sonuç kolaylıkla tahmin edilebilir, şakanın tadı olmaz. Öte yandan erkek de olsaydım böyle bir işe girişmezdim muhtemelen. Böyleyken neden üzülüyorum buna bilmiyorum.

Günün İlginç Bilgisi

Bana göre ilginç. Normal insanların böyle disleksik hezeyanları yoktur. Filthy’yi niyeyse Flirty gibi okumuştum -diyeceğim ama hiç de öyle okumamıştım, kelimenin benzerliği anlamın aynı olduğunu düşünmeme yol açtı. Bu o zaman disleksik hezeyan sayılmaz. Belki de sayılır bilmiyorum. Anyways, ben Filthy Frank’in Flörtöz Frank olduğunu sanıyordum. Şimdi taşlar yerine oturdu.

ŞŞ