Tiroidle İlgili Şeyler/1

Tiroidle ilgili bir şeyler yapmak istiyorum sevgili blog.

Gerçekten çok fazla şey okudum bununla ilgili 1.5 sene içinde ve bu kadar kafayı taktığım bir konuda safi düşünüp hiçbir şey üretmemek sinirimi bozuyor. Arada bir buraya bir şeyler çevirip koysam hiç değilse diyorum ama bu da çok tuhaf kaçacak. Belki de kaçmaz bilmiyorum.

Şimdilik, dün uykumu kaçıran -sabah dokuza kadar uyuyamadım ve 12’de kedilerim tarafından uyandırıldıktan sonra yine uyuyamadım- mevzuu üzerine yazacağım. Stop Thyroid Madness diye bir site var. Tiroid çılgınlığını durdurun diyor yani. Doğal tiroid hormonunun insan üzerinde yarattığı mucizeler üzerine. Kullanıcıların siteye gönderdiği fotoğraflar, t3 hormonunun sadece kilo vermede etkinliğini değil, yüzde yol açtığı belli belirsiz, belki kişinin ancak kendisinin fark edebileceği değişimleri de ortaya koyuyor. Hipotiroididen (ki tahlil sonuçlarınıza göre hipotiroidi sayılmayabilirsiniz, buna aldanmamalı) kaynaklı ödem yüzden çekildiğinde göz kapakları ve gözaltlarındaki şişlik kayboluyor, çene yapısı yeniden ortaya çıkıyor, yorgun ve yaşlı hal gidiyor. Mesela aha:

2 aylık aralıklarla yüzde görülen değişim

Gelgelelim sitede “yeniden insana döndüm”, “neredyse normal bir insan oldum”, “sağlığıma kavuştum” diyen bu insanların çoğunun kullandığı doğal tiroid hapları (Türkiye’de yok) dünyada doktorlar tarafından pek fazla önerilmiyor ve nadiren reçete ediliyor. (Hatta yabancı forumlarda doğal tiroid hormonu reçete edecek doktor bulamamaktan yakınan, bulabilmek için yıllarca bekleyen, nihayet hayatlarını değiştiren doktorlarına çılgınca tapan pek çok kişi görebilirsiniz) Bunun iki sebebi var:

1-Doğal tiroid haplarında sentetik tiroid haplarındaki gibi bir standardizasyon yakalanamıyor. Teknolojinin gelişmesiyle epey yol alınmış -eskiden yapılmış araştırmalarda, bazı haplarda ilacın üzerinde yazanın üzerinde t3 ve t4 olduğu, bazılarında ise hiç tiroid hormonu olmadığı dahi görülmüş- ama yine de bir Euthyrox bir Levotiron kadar güvenilir değil. Fazladan ya da eksik alınan her mikrogramın hastaya çarpıntı/yorgunluk/fibromiyalji/saç dökülmesi gibi dönüşleri olduğu düşünülürse, bunun önemi herhalde daha da iyi anlaşılır.

2- Doğal tiroid haplarındaki (genelde domuz tiroidinden üretiliyor) t3 oranı sağlıklı bir kişinin tiroid bezinden üretilen/dolaşıma sokulan t3 oranının üç dört kat üzerinde.

Hillary’nin bir bildiği olmalı

Yine de ilginç bir şekilde mesela ABD eski başkan adayı ve daha bir sürü şeyi Hillary Clinton FDA onayından geçmemiş olan (ki araştırdığıma göre hiçbir doğal tiroid ekstresi onaylanmamış) Armour adlı doğal tiroid hormonunu kullanıyor. İnsan düşünüyor haliyle. Kadın yıllardan beri de çok memnunmuş.

Biraz bu t3 t4 olayından bahsedelim şimdi. T4 tiroid bezinden salgılanan temel hormon, diğeri t3. T3 aslında aktif t4 hormonu, yani tiroid bezinin ürettiği t4’ün tiroid bezi dışındaki dokularda hücre içine alınarak T3’e dönüşmesi gerekiyor. Metabolizmayı hızlandıran ve insan olmamızı sağlayan asıl hormon bu, t3. İşte Hashimoto hastalarında (ki hipotiroidi hastalarının yüzde 95’ini teşkil ediyor) ve ameliyatla tiroidi alınmış hastalarda temel sorun t3’ü yeteri kadar alamamak. İlk grupta vücut t4’ü t3’e çevirmede zorlanırken ikincide tiroid bezi hiç olmadığı için ve vücudu doğrudan üretilen t3’ten mahrum kaldığı için sorun yaşıyor.

Çevrim sürecini hızlandırmak için Selenyum takviyesi, şekersiz glutensiz beslenme, stresten uzak durma vs öneriliyor. Tiroid hastası olmayanların da yapabileceği, ama kimsenin kolay kolay yapamayacağı şeyler. (Mesela ben koronavirüsten sonra bunu artık hiç yapamadığımı sanıyorum ki marttan beri uyumak hepten işkenceye dönmüş durumda)

Bu da yetmezse ek olarak t3 tedavisine başlanabiliyor. Piyasada bulunan ama bulunmayan, bazen bulunan, bazen artık olmadığı söylenen, üretilip üretilmediğini çözemediğim ilacın adı Tiromel. İnternetteki forumlarda biraz gezinirseniz, bazı vücut geliştiricilerin de buna meylettiğini görebilirsiniz. Çoğunluk buna girişenleri ateşle oynamamaları, vücut yapayım derken kalpten gidebilecekleri yolunda uyarıyor ama muhtemelen tiroidi gayet güzel çalıştığı halde bu ilacı alan manyakların sayısı az değil. Gelgelelim tiroidi çok da düzgün çalışmadığı halde bu ilacın varlığından haberi olmayan, dahası tiroidinin düzgün çalışmadığının bile farkında olmayan insanların sayısı çok daha fazla. Bunun birkaç nedeni:

1 Aile hekimleri artık tahlillerde t3’e bakmıyor.

2 Tahlil sonucundaki referans değerler optimum değerlerle bir değil. Yani t3’ünüz normal değer aralığında olabilir ama bu sizin “insan olmanıza” yetmeyebilir.

3 Endokrinologlarda t4 ve tsh’a bak, gerisini siktir et eğilimi mevcut. Bu yüzden mesela anti TPO’su, anti-tg‘si yüksek olan gizli Hashimoto hastaları da uzun süre hasta olduğunu bilmeyebiliyor.

Doktorlar sallamıyor

Tiroid konusunda gittiğim doktorların genel tavrı buydu. Kayıtsızlıklarıyla sahiden hayatımın içine ettiler. İlk gittiğim doktor -Türkiye’nin en iyilerindenmiş, bilmiyordum- nodülün olduğu lobun alınması gerektiğini söylediğinde, ona ısrarla daha sonra ne olacağını sormuş, düzgün cevap alamamıştım. İnternetten yaptığım aramalarda kanser durumunda ikinci ameliyattan, radyoterapiden vs bahsediliyordu ama doğrudan soru sorabildiğim, işinin uzmanı olan kişi sadece “sonrasına sonra bakarız” diyordu.

Sonra ikinci bir görüş almak için başka bir doktora gittim deli sikmişti çünkü, ikinci doktor bir yandan yüzde ilkilik olan kanser ihtimalini ne diyeyse yüzde kırka çekip benim ödümü patlattı, bir yandan da “amaaaan ne var canım sadece her gün bi tane ilaç” alacağımı söyledi. O zaman beni düşündüren gerçekten de, her gün bir ilaç almanın zorluğuydu. Ya unutursam/ya depresyona girersem vs. Şimdi geldiğim noktada, başına gelecekleri tahmin bile edemeyecek olan zavallı kendime çocukluğuma acıdığım gibi acıyorum. Sahiden çok yazık. Anyways. Sonuç olarak 1.5 sene önce, ya kanser isem diye g.t korkusuyla tiroidimi komple almalarına izin verdim ve anladım ki Woody Allen haklı değilmiş, “iyi huyluymuş” dünyanın en güzel lafı filan değil. Sapasağlam ve kansersiz organım gitti, patoloji sonucuma duyduğum kırık sevinç giderek hayattaki temel mutsuzluk kaynağıma dönüştü. Şimdi aile hekiminden radyoloğa, hemşiresinden tiroid hastasına kadar herkes boynumdaki izi gördüğünde aynı muhabbeti açıyor ve sonunda da diyor ki:

“Vaaaah vah. Tüüüüüh tüh. Yazık ayol, nodül yüzünden tiroidini mi aldılar. Keşke izin vermeseydin.” 😦

Kendi kendinin doktoru olmak isterken kalpten gitmek

Evet. Yeterince bilgiye sahip olsaydım bunu ben kendime yapamazdım mesela. Ama bunu size hiçbir şeyi doğru düzgün açıklamayan doktorlar yapabilir. O yüzden KAMU SPOTU***SAĞLIKTA ŞİDDETE HAYIR***DOKTORLARI DÖVMEYİN***ÖLDÜRMEYİN***HEMŞİRELERİ DE***CİNAYET KÖTÜDÜR*** kendi kendinizin doktoru olabiliyorsanız olun. -Olabiliyorsanız olun. Olamıyorsanız bulaşmayın. Doktorunuz internetten bulup kendisine önerdiklerinize sinirlenebilir, bu anlaşılabilir bir şeydir. Karşınızdaki insan doktor, bunun eğitimini almış 6 yıl üstüne ihtisas yapmış kim bilir kaç yıl, ama siz de insansınız, saksı değil. Onun da bunu anlaması lazım. Eğer anlamıyorsa, kendi çözümünüzü bulmaktan başka çareniz yok.

Tabii bunu yaparken tahlilleri aksatmamak lazım. Mesela kişi, Tiromel‘e başlayacaksa ya da yurtdışından FDA onaylı olmayan ilaçlar getirtmeye kalkacaksa zırt pırt kan değerlerine baktırmalı ve kendini mümkün olduğunca dinlemeli. -Ben şu an dinliyorum mesela. Hatta kendimi dinlemekten uyuyamıyorum. Yasal reçetesiyle bana verilen ilaç, çarpıntıya ve kas seğirmelerine yol açıyor ama bundan yakındığımda sorunumun psikolojik olduğu cevabını alıyorum. Neden? Çünkü tahlillerim normal. Optimum değerlerden bahsedecek olduğumda doktorun cevabı hazır: “İnternetten bakma.” Peki ya benim deneyimlediklerim? Peki tiroidim gitmeden önceki hayatıma özlemim? Onun cevabı da belli: Psikiyatrist. Çünkü bir de o sizin ağzınıza etsin.

Düşünüyorum. Kafasına göre Tiromel ya da kafasına göre antidepresan alan hasta mı yoksa devlet hastanesinde yarım saat konuşup, tahlillerinde 2 değerinin min ve max.ın dışına taşıp taşmadığına bakılarak eline reçeteli ilaç verilen tip mi mutluluğa daha yakın? Belki ikisi de değil. Belki de tiroid, depresyon ve muhtemelen başka pek çok rahatsızlığın çözümünde asıl sorun, düzgün bir seçeneğinizin olmamasından kaynaklanıyor. Yanlış hayat doğru yaşanmaz gibi bir şey. Kendi adıma ben, terapistler ve cerrahlar tarafından getirildiğim bu yarraq gibi noktada, bundan sonra doktorları değil kendimi dinleyerek yanılmayı seçiyorum.

***KAFANIZA GÖRE İLAÇ KULLANMAYIN YOKSA ÖLEBİLİRSİNİZ***

ŞŞ